Cumhuriyet Döneminde İdam Cezası

İskilipli Mehmet Atıf Hoca, Adnan Menderes, Deniz Gezmiş, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren…

Türkiye’de idam cezası dediğimizde genelde aklımıza ilk gelen isimlerdendir. Siyasi suçlardan idam cezası uygulanmış bu kişilerin toplumdaki yankısı reddedilemez bir gerçektir. Peki, Türkiye tarihinde idam cezası kaç kişiye, hangi suçlara, hangi maddelere dayanarak, nasıl bir prosedürle uygulanmıştır? Ne zaman ve nasıl kaldırılmıştır?

23 Nisan 1920 TBMM’nin kuruluşundan 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı kanunla TCK’dan idam cezasının mutlak olarak kaldırılmasına kadar TBMM tarafından onaylanmış ve infazı gerçekleştirilmiş 712 ölüm cezası kararı vardır. Bu 712 kişiden 15’i kadındır. Türkiye’de idam cezası hukuken 2004’te kaldırılsa da 25 Ekim 1984’te Hıdır Aslan’nın idamıyla fiilen son bulmuştu. Bu tarihten itibaren mahkemeler tarafından verilen idam cezaları Meclis tarafından onaylanmamıştır.

Ancak Cumhuriyet Dönemi’nde idam cezası sadece TBMM’NİN onayladığı cezalarla sınırlı değildir. Bu rakama İstiklal Mahkemeleri’nin uyguladığı idam kararları dâhil edilmemiştir. İstiklal Mahkemeleri tarafından kaç kişinin idam edildiği tartışılmaktadır.

765 sayılı TCK, 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu esas alınarak hazırlanmıştır. İtalyan Ceza Kanunu’nda ölüm cezası bulunmamasına rağmen 765 sayılı TCK’da çeşitli suçlar için ölüm cezası öngörülmüştür:


765 sayılı TCK’da idam cezası verilmiş suçlar:

Devletin ülkesi ve egemenliğine karşı cürümler (madde 125)

Vatandaşın devlete karşı harbe katılması (madde 126)

Asker toplama ve hasmane hareketlerde bulunma (madde 128) (23.06.1936 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 3038 sayılı "Türk Ceza Kanununun bazı maddelerini değiştiren kanun" ile ağır hapis cezasına çevrilmiştir.)

Anayasa’ya karşı işlenen suçlar (madde 146)

Cumhurbaşkanı’na suikast (madde 156)

Yalan tanıklık (madde 286)

Gerçeğe aykırı bilirkişilik (madde 290)

Şahsa karşı cürümlerden adam öldürme (madde 450)


11 Haziran 1936 tarihli 3038 sayılı kanunla eklenen suçlar:

Yabancı devletin Türkiye aleyhine harp açmasını tahrik (madde 127)

Askeri tesisleri tahrip (madde 131)

Devletin emniyetine ilişkin evrakı tahrip (madde 132)

Devlet güvenliğine karşı casusluk (madde 133)

Devletin güvenliğine ilişkin bilgiyi açıklama (madde 136)

Devlet güvenliği için gizli kalması gereken keşif, ihtira ve yenilikleri açıklamak (madde 138)


3 Aralık 1951 tarihli 5844 sayılı kanunla eklenen suçlar:


Devlet düzenini sınıf esasına dayandırmak amacıyla örgütlenme (madde 141)


9 Temmuz 1953 tarihli 6123 sayılı kanunla eklenen suçlar:

Uyuşturucu ticareti (madde 403)

Uyuşturucu ticareti (madde 406)

Uyuşturucu ticareti (madde 407)

Mevsuf ırza geçmeler (madde 418)

Mevsuf kız kaçırmalar (madde 439)


28 Ekim 1971 tarihli 1490 sayılı kanunla eklenen suçlar:


Adam kaldırma (madde 499)

Askeri Ceza Kanunu’nda toplam 23 maddede ölüm cezası öngörülmüştür.


Prosedür:

Bir kişinin ölüm cezası ile cezalandırılabilmesi için öncelikle karşılığında ölüm cezası öngörülen bir suçtan dolayı hüküm giymesi gerekiyordu. Uygulamada ölüm cezasını içeren hüküm onanarak kesinleştikten sonra dosya Yargıtay Başkanlığı'nca Adalet Bakanlığına gönderiliyordu. Adalet Bakanlığı hükümlü hakkında ölüm cezasının yerine getirilmesine dair bir kanun tasarısı hazırladıktan sonra söz konusu tasarı Bakanlar Kurulu teklifi olarak Meclis Başkanlığı'na intikal ediyor ve Meclis Başkanı dosyayı Adalet Komisyonuna gönderiyordu. Komisyon tarafından incelenen ve geçen tasarı, Meclis Genel Kurulu'na sevk ediliyordu. Eğer komisyon 45 gün içerisinde konuyu öncelikle görüşmezse onu doğrudan Meclis Genel Kurulu’nda görüşülebilir. Anayasa’nın 87. maddesine göre ölüm cezalarının infazına TBMM tarafından karar verilir. 87. maddede TBMM’nin görev ve yetkileri sayılırken “mahkemece verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesi” olarak ifade edilmiştir. Sonra eğer Meclis ölüm cezasının yerine getirilmemesine karar verirse hükümlü hakkında yararlanma durumu doğuyordu. Eğer ölüm cezasının yerine getirilmesi kabul edilmişse ilanından sonra durum hükümlünün bulunduğu cezaevi nezdindeki Cumhuriyet Savcılığı'na bildiriliyordu. Meclisin idam cezasını yerine getirme kararı hukuki niteliği itibariyle kanundu. Ölüm cezasının ilamı da diğer mahkumiyet ilamlarında olduğu gibi ilamat defterine kaydediliyordu. Daha sonra Cumhuriyet savcısı hükmün infazında tereddüt, tavzihi gerektiren bir husus veya hükümlü yararına kanun yollarına başvurulmasını gerekli kılan hukuki noksanlık bulunup bulunmadığını araştırıyordu. Eğer böyle bir durum varsa ilam, mahkemesine iade ediliyordu. Böyle bir durum bulunmadığı takdirde infazla ilgili hususlar inceleniyor ve varsa eksikler gideriliyordu. Cumhurbaşkanı’nın onayı ve kanunun Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla infaz yerine getiriliyordu.


İnfaz:

Ölüm cezası asılmak suretiyle gizli şekilde yerine getirilirdi. Hükümlünün mensubu olduğu din ve mezhebin özel gününde infaz gerçekleştirilmezdi. Gebe kadınların doğurmaları, akıl hastalarının iyileşmeleri beklenirdi. 18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler hakkındaki ölüm cezası infaz edilmiyordu.

Hükümlünün cezasının infazında mahkeme heyetinden bir kişi, cumhuriyet savcısı, doktor, zabıt katibi ve hapishaneler idaresi memurlarından bir kişi hazır olarak şekilde hükmün okunması suretiyle infaz olunuyordu. Hükümlünün mensup olduğu dinin bir ruhani görevlisi, avukatı, infazın gecikmemesi güvenlik ve düzenlik yönünden bir sakınca bulunmaması koşulu ile aile fertlerinden biri, hükümlü yabancı uyruklu ise konsolosu infaz yerinde bulunabiliyordu. Bu kişiler dışında, gardiyan, jandarma ve polis de infaz yerinde bulunabilirdi.

İnfazlar 1965 yılına kadar gündüzleri ve halkın izleyebilmesi için alenen ve belirli noktalarda İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda, Ankara’da Samanpazarı’nda gerçekleştiriliyordu. 1965 yılında İnfaz Kanunu’nda yapılan düzenlemeden sonraki infazlar cezaevi avlularında, güneş doğmadan önce, gizli olarak yapılmıştır. Ceza İnfaz Tüzüğü'ne göre infazdan önce hükümlü, soyutlandığı yerden alınarak bir hücreye konuluyor ve infaza buradan götürülüyordu. İnfaz kapalı cezaevinde özel bir bölümde, diğer hükümlülerin göremeyecekleri bir yerde ve güneş doğmadan gerçekleştiriliyordu. Hükümlüler birden fazla ise infaz ayrı ayrı ve birbirlerini göremeyecekleri şekilde yapılıyordu.

İnfaz öncesinde hüküm usulen mahkeme heyetinin seçip gönderdiği hakim tarafından okunuyordu. Ayrıca teamül olarak mahkeme üyesi veya din adamı tarafından veya ayrı ayrı hükümlünün son sözü soruluyordu.

Cezanın infazından sonra doktor tarafından hükümlünün ölmüş olduğu tespit ediliyor ve infaz yerinde hazır bulunanlar bir tutanak düzenleyerek imzalıyorlardı. İnfazdan sonra hükmün özeti; hükmün verildiği yerde, cürümün işlendiği yerde, hükümlünün en son ikamet ettiği mahallenin uygun yerlerine asılarak ilan ediliyordu. Cenaze, merasim yapılmadan mirasçılara teslim ediliyor, eğer mirasçı bulunmuyor veya kabul etmiyorsa belediye tarafından gömülme işlemi tamamlanıyordu.

Ölünün kişisel eşyaları mirasçılarına, yabancı uyruklu ise bağlı bulunduğu devletin konsolosluğuna, bunlar yoksa yerel sulh hakimine teslim ediliyordu.

Türkiye'de, cezası infaz edilen son idam mahkûmu, 25 Ekim 1984'te infaz edilen Hıdır Arslan'dır. Ekim 1984'ten itibaren mahkemeler tarafından verilen ölüm cezaları Meclis’te onaylanmadığı için infaz edilmemiş, 1991 yılında çıkarılan bir afla 500 civarında ölüm cezası dosyası, 10 yıl ağır hapse dönüştürülmüş ve 2002'deki yasayla da fiilen uygulanmamış olan tüm idam kararları, ömür boyu hapse dönüştürülmüştür.


İdam cezasının kaldırılması

21 Kasım 1990 tarihli 3679 sayılı kanunla 13 suçun cezası ağır hapis cezasına çevrilmiştir. (132/son, 138/2, 141/1, 152, 217/1, 285/5, 286/3, 403/ bent 5 paragraf 3 bent 6-7 paragraf 1, 406/2, 418/1, 439, 499/2) Cezaların içtimaı ve tekerrür halinde madde 70, 82/son idam cezasını ortadan kaldırmıştır.


21.07.2004 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan 5218 sayılı "Ölüm Cezasının Kaldırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" ile tüm suçlar için ölüm cezası kaldırılmıştır.








Kaynakça:


http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/1940-2010/Kitaplar/pdf/until2007/yasama.pdf

http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/20710.pdf&main=http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/20710.pdf

http://www.feyzioglu.av.tr/yayin/olum-ceza.html

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/8458.pdf

http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:7nTvkLbSibsJ:www.istanbulbarosu.org.tr/images/haber/idamcezasiturkcemetin2007.doc+&cd=4&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

http://www.necmettinerbakan.net/haberler/turkiye-39de-idam-cezasi-ne-zaman-kaldirildi.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder