Uluslararası Antlaşmalar ve İdam



15 Temmuz darbe kalkışması sonrası konuşulan en mühim konulardan biri: idam. Birçok kişinin aklındaki mühim soru: İdam geri gelebilir mi? İşte bu yazıda, bunun cevabını arayacağız. Öncelikle, idam neden kaldırıldı, hangi olay üzerine kaldırıldı, idamın kaldırılması sürecinde neler yaşandı, bunları okuyacaksınız. Sonrasında AİHS'deki idam ile ilgili maddelerle beraber anayasamızdaki maddeleri inceleyeceğiz. En son, idam gelebilir mi, gelirse nasıl gelir, kanun-antlaşma üstünlüğü nasıl aşılabilir, bunları yazmış olacağım.

İdam Nasıl ve Neden Kaldırıldı?

İdamın kaldırılması, Abdullah Öcalan hakkında verilen idam kararının Yargıtay tarafından onaylanmasından sonra gündeme geldi. Olay nasıl gerçekleşti, beraber okuyalım:

Abdullah Öcalan'ın idamı kararı, Yargıtay tarafından Öcalan'ın avukatlarının itirazı reddedilerek onaylanıyor. (29 Haziran 1999) Ardından meclise sunulmak üzere Başbakanlığa iletiliyor. Ancak başbakanlık kararı TBMM'ye göndermediğinden kararın uygulanması için gerekli kanun çıkmadı. Öcalan'ın avukatları da, AİHM'ye başvurmuş durumda. (16 Şubat 1999)Gerekçeleri: Öcalan'ın işkence göreceği ve adil yargılanamayacağı idi. AİHM başvuruyu kabul ediyor, Türkiye de mahkeme kararına uyacağını belirtiyor. Mahkeme "Biz karar verene kadar asmayın." diyor, ihtiyati tedbir kararı gerekçesiyle Öcalan dosyası Başbakanlıkta 2 yıl boyunca bekletiliyor. Ancak, biz bu süre içerinde Öcalan'ı asmış olsaydık, "Yanlış yaptınız, bizim kararımızı beklemeliydiniz." Diyemezlerdi. Bunun tek yaptırımı da para cezasıdır. Çünkü biz belli konularda çekincelerimizi koymuşuz ve imza atmamışız.

İdamın kaldırılması konusunda kronolojik sıraya bakarsak, en başta Öcalan dosyasını görürüz. Şimdi, tarihsel olarak devam edelim:

9 Ağustos 2002 tarih ve 4771 sayılı kanun ile nur topu gibi bir Avrupa Birliği 3. Uyum Paketimiz oldu. Bu uyum paketinin ilk maddesi barış zamanında idam cezasının kaldırılmasıyla ilgilidir. İdam cezalarının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilmesini öngörür:





Hemen ardından, Türkiye Kasım 2003'te İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye ek, Ölüm Cezasının Kaldırılmasına Dair 6. Protokol'ü onayladı. 6. Protokol hakkında biraz konuşalım:

9 Maddeden oluşuyor. İlk 4 madde idam cezası hakkında önemli hükümleri bünyesinde barındırıyor. Bu maddeleri inceleyelim:

Madde 1 ve 2 şekilde görüldüğü gibidir:



Madde 3-4:



3.Maddede sözleşmenin 15. Maddesine atıf yapılmış. Peki nedir bu 15. Madde? Olağanüstü yükümlülükleri askıya alma başlığı ile geçiyor. Resimde de gördüğümüz üzere, diyor ki uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere ters düşmemek ve ölçülü olmak şartıyla sözleşmeye aykırı tedbir alınabilir. Ancak idam için "sözleşmeye aykırı tedbir" kararları kesinlikle yasaklanmıştır.


Madde 15'te verilen 2'nci, 3'üncü,4'üncü ve 7. maddeler nelerdir, konularını belirteyim:

Madde 2--->Yaşam Hakkı
Madde 3---> İşkence Yasağı
Madde 4--->Kölelik ve Zorla Çalıştırma
Madde 7--->Kanunsuz Ceza Olmaz

Madde 4'te atıf yapılan 57. Madde ise:



14 Temmuz 2004 tarihli 5218 Sayılı Ölüm Cezasının Kaldırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun ile idam cezası mutlak olarak kaldırıldı. İşte Kesitler:





Ardından İnsan Hakları Ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye ek, ölüm cezasının her durumda kaldırılmasına dair 13. Protokol geldi. Bu protokol, 8 maddeden oluşuyor. Ek ölüm cezasının kaldırılmasını Türkiye bu protokolü imzalayarak kabul etmiştir. Bu protokol aynı zamanda yine istisna getirmeyi ve çekince koymayı yasaklamıştır.

Şimdi idama engel Anayasa maddelerimize bakalım:

T.C. Anayasası 38. Madde 07.05.2004 tarihinde yapılan değişiklikle "Ölüm Cezası ve Genel Müsadere Kaldırılmıştır" ibaresi geldi.

T.C. Anayasası 90. Maddede "İki kanun arasında hak ve özgürlükler arasında çatışma çıktıysa uluslararası antlaşma hükümleri esas alınır." Diyor. Buradan, Uluslararası antlaşmanın anayasadan üstünlüğünü kabul etmiş oluyoruz.

İdam getirilmesi için, evvela bu iki yasa kaldırılmalıdır.

Şimdi de kısaca Avrupa Birliği'nin idama bakışını inceleyelim.

AB idam cezalarının kaldırılması için çok büyük uğraşlar vermiştir. Mesela Lizbon Antlaşması. Bu antlaşmayla Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi kabul edildi. Bu bildirgede "Yaşam hakkı" maddesiyle (2. Madde) idam cezası yasaklanmış oldu. Bu hüküm AB Hukukunun temel taşıdır. Yukarda belirtildiği üzere sözleşmelerde de açıkça idamın yasak oluşu belirtilmiş ve bu sözleşmeler-protokoller ülkemizce de kabul edilmiştir. Protokole imza atan ülkeler hiçbir şekilde çekince koyamaz, hiçbir şekilde protokolü tadil edemez.

Ölüm cezası Uluslararası Af Örgütü tarafından da kesinlikle karşı çıkılan bir cezadır. Antlaşmalar hukukunda, ahde vefa ilkesi vardır. Bu ilke dolayısıyla da, antlaşma ihlali yapılamaz.

Peki idamın gelmesi için ne yapılabilir, kısaca:

1.AİHS 6. ve 13. Protokollere taraf olmaktan vazgeçilir.

2.AİHM zorunlu yargı yetkisine dair sözleşmeler feshedilir. (1990)

3.Geriye uygulanması için:

         -Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi kaldırılır,

         -Anayasa 90. Madde kaldırılır.

Peki idam getirilirse neler olabilir?

Evvela şunu bilmek gerek; İdamın gelmesi, Avrupa Birliğini unutmak ile eşdeğerdir. Türkiye ile AB arasında yürütülen Müzakere Çerçeve Belgesinin dördüncü paragrafında şunları görmekteyiz:



Siyasi ilerlemelerden geri dönülmeme esası vardır. İdamın getirilmesi ise, siyasi bir geri dönüştür. Yeni Müzakere Belgesi 5. paragrafa göre de müzakerelerin askıya alınması söz konusudur. Peki askıya alınma sebepleri nelerdir:




Sonuç olarak,

Bu sözleşme ve protokollerle, yasa değişiklikleriyle Avrupa kapısı bizim için biraz daha aralanmış oldu, ancak idam kaldırıldı ve Öcalan'ın idamı da düştü. AİHM'nin Büyük Dairesi 12 Mayıs 2005'te kararını açıkladığında Türkiye idam cezasını kaldırmış, 6. protokolü onaylamış, 13. protokolü de imzalamıştı.

Yazıdan da çıkarabileceğimiz sonu: İdam gelebilir. Ancak yaptırımları, izlenmesi gereken süreç ve sonuçları ortadadır.

Ben bu yazımla bir çerçeve sunmaya çalıştım. İçini doldurmak şahsi vicdanımıza ve akıllarımıza kalmıştır. Avrupa, yüz yıldır evrenin en iyi dansözü kupasını elinde tutmaktadır, bundan sonra da o kupayı kimseye kaptırmayacaktır. Mühim olan şudur:

Dansözü izlemeye devam mı edeceğiz yoksa o kupayı alıp dansözün başına mı çalacağız? Yüz yıldır meselemiz budur, o kupayı dansözün başına çalmadıkça da bu konu en mühim meselemiz olmaya devam edecektir.

Saygılarımla.

KAYNAKÇA


1.http://www.cte.adalet.gov.tr/menudekiler/uluslararasi/aihs.pdf

2.http://www.ab.gov.tr/files/pub/abuyp.pdf

3.http://www.vahdet.info.tr/isdunya/dosya5/1336.html

4.http://www.necmettinerbakan.net/haberler/turkiye-39de-idam-cezasi-ne-zaman-kaldirildi.html

5.http://www.echr.coe.int/Documents/Convention_TUR.pdf

6.https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5218.html

7.https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_2011.pdf

8.http://www.mfa.gov.tr/lizbon-antlasmasi.tr.mfa

9.http://avrupa.info.tr/tr/ab-ve-sivil-toplum/haklar-bildirgesi.html

10.http://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/MuzakereCercevesi/Muzakere_Cercevesi_2005.pdf

11.http://www.bbc.com/turkce/36828182

12.http://www.diken.com.tr/darbecilere-idam-cezasi-verilmesi-mumkun-mu-hukukcular-nasil-yorumluyor/

13.http://t24.com.tr/haber/prof-ibrahim-kaboglu-anayasadan-hukuk-devleti-ibaresi-kaldirilirsa-cuntacilara-idam-cezasi-uygulanabilir,350537

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder